12 Aralık 2012 Çarşamba

Yastık Da Konuşur Mu? Konuştu

Teknoloji aldı başını yürüdü. Neredeyse tüm alışkanlıklar değişirken yastıkaltı yatırım da tarih olma noktasında. Yastıkaltı yatırım konusunda yıllardır çalışan işin kahramanları yastıklar da sonunda halka seslenmeye karar verdiler.

Onların bakış açısından yastıkaltı birikimin zorluklarını, zahmetlerini dinledikçe stres yönetimindeki yeteneklerini takdir edecek, birikim güvencesiyle ilgili kaygılarına siz de hak vereceksiniz. Yastıkların bile `Yeter artık` dediği yastıkaltı yatırıma güvenli ve kazançlı bir alternatif olarak, neyse ki Garanti hep hizmetinizde.

Yastık altındaki altını ekonomiye kazandırmak amacıyla fiziki altınları mevduat olarak alan Garanti, 98 şubesiyle “Altın Salısı” hizmeti veriyor. Takı ve altınların değeri, altın eksperleri tarafından hesaplanıp Altın Hesabı’na yatırılıyor. Böylece altın birikimleri çalınma korkusu olmadan garantiye alınıyor.

NET Hesap ise farklı birikim hedefi olan müşterilere vade sonunda elde edilecek net kazancı ilk günden bildiriyor. Birbirinden farklı 4 hesap sayesinde müşteriler hem biriktirme alışkanlığı kazanıyor hem de vade sonundaki getirisini hesap açılışında garantiliyor.

Garanti'nin birikim ihtiyaçlarınız için en uygun çözüm önerileriyle ilgili daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz, yorumlar #yastıkaltıyatırım hashtag'inde.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

15 Kasım 2012 Perşembe

Kristal Göz Yaşları

Lübnanlı kızın göz yaşları kristal olarak akıyor...

10 Kasım 2012 Cumartesi

Atatürkiye


Radyo Mydonose tebrik ediyorum Atatürk'ü tüm dünyaya birkez daha güzel bir şekilde anlattılar...

9 Kasım 2012 Cuma

10 KASIM

Dosya:Atatürks Tod.jpg

Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü

Mustafa Kemal Atatürk'ün sağlığının bozulmasına ve ölümüne neden olan hastalık konusunda çeşitli iddialar vardır.
 Bir karaciğer rahatsızlığına dair hemen herkes hemfikirdir. Ancak hastalığın adı konusundaki tartışmalar günümüzde 
bile devam etmektedir. Atatürk'ün sağlığı 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. 1938 başlarında iştahsızlık ve halsizlik
 hissetmeye başladı. Vücudunun çeşitli yerlerinde kaşıntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önleniyordu.

Bu kaşıntıların Çankaya Köşkü'ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı.
 Atatürk de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal'e gönderildi. Termal Otel'de, 22 Ocak 1938 günü 
Atatürk'ü muayene eden Dr. Nihat Reşat Belger, karaciğer rahatsızlığından kuşkulandı ve Atatürk'e
 siroz teşhisi koydu. Doktor Belger, Atatürk'e mutlak surette perhiz yapmasını tavsiye etti. Atatürk, Termal 
Otel'deki tedavisine bir süre daha devam etti, ancak doktorların bütün itirazlarına rağmen 1 Şubat 1938'de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa'ya hareket etti.
Fransa'dan doktor getirtilmesi 
Atatürk'ün sağlık durumunun ciddiyet göstermesi hükümeti de telaşlandırdı. Başbakan Celâl Bayar,Avrupa'dan iki hekim getirilmesini önerse de Atatürk o günlerdeki Hatay Sorunu yüzünden hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşündüğünü belirtti ve bunu reddetti. Türk doktorların kapsamlı bir muayene yapmasını kabul etti. Nihayet 6 Mart 1938 günü beş doktor Çankaya Köşkü'nde Atatürk'e bir konsültasyon yaptılar ve siroz hastalığı teşhisini yenilediler. Atatürk'ün kesinlikle alkolü kesmesi gerektiğini ve yoğun çalışma temposunu biraz düşürmesini istediler. Atatürk bu önerilere olumlu yanıt verdi. Bu muayeneden bir süre sonra Başbakan Celâl Bayar'ın tavsiyesi üzerine Paris Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Noel Fissenger Ankara'ya davet edildi. Fransız doktor Atatürk'ü muayene etti ve diğer doktorların teşhis ve tavsiyeleriyle örtüşen bir tanı-tedavi ortaya koydu. Fransız doktorun sözleri ve tavsiyeleri ve tavırları Atatürk'ü oldukça memnun eder cinstendi. İlk teşhisten sonra Fissinger Atatürk'e "Efendim, büyük savaşlar kazanmış olabilirsiniz ancak bu olayda vaka sizsiniz ve bende sizin komutanınızım, lütfen bu hususu unutmayınız" telkininde bulunmuş ve Atatürk de gerçekten doktorun tavsiyelerini ciddi şekilde uygulamıştır.
Son kez Ankaralıların karşısına çıkışı 
Atatürk'ün rahatsızlığı ve özellikle Avrupa'dan doktor getirtilmesi, dünyada geniş bir yankı buldu. Atatürk'ün ölmek üzere olduğu ve siyasi mirasını kime bırakacağı yönündeki haberler üzerine Atatürk tüm dünyaya sağlıklı olduğunu göstermek istercesine 19 Mayıs 1938 günü Ankara Stadyumu'nda halkın karşısına çıktı. O gün son defa Ankaralıların karşısındaydı. Kutlamalar çok parlak geçti hatta o günün anısına Ankara Stadyumu'nun adı 19 Mayıs Stadyumu olarak değiştirildi.
Hatay Sorunu'nun çözülmesi 
Ana madde: Hatay Sorunu
Atatürk aynı gün törenden sonra Mersin'e hareket etti. Daha sonra Adana'ya geçti. Askeri geçit törenleri yaptırdı ve ordunun başında olduğunu herkese gösterdi. Yaptıkları işe yaramıştı, dış basında hastalık, hatta "ölüyor" tarzı haberler kesildi. Fransızlar Hatay konusunda tüm şartları kabul ettiklerini bildirdiler. Ancak bu seyahat Atatürk'ün hastalığını iyiden iyiye arttırmıştı. Atatürk 26 Mayıs 1938 günü son defa Ankara'dan ayrıldı, İstanbul'a hareket etti.
Atatürk, İstanbul'da 1 Haziran 1938'den 25 Temmuz 1938'e kadar Savarona Yatı'nda kaldı. Yaz sıcakları üzerine tekrar Dolmabahçe Sarayı'na döndü. Bu arada Hatay sorunu da çözüldü ve Türk Ordusu Temmuz ayı başlarında Hatay'a girdi.
Atatürk'ün karaciğerindeki rahatsızlık iyiden iyiye artmıştı. Doktor Fissenger ve Türk doktorların tekrar yaptıkları muayeneler karında su toplanmaya başladığını gösteriyordu.
Vasiyeti 
Ana madde: Atatürk'ün vasiyeti
5 Eylül 1938 günü Atatürk vasiyetini  yazdı ve bütün malvarlığını belirli şartlarla, genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi'ne bıraktı. Kız kardeşine ve manevi çocuklarına, İsmet İnönü'nün çocuklarına para yardımı yapılmasını belirtti. Ayrıca Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na da belirli miktarlarda yardım yapılmasını istedi.
6 Eylül 1938'de Fransız doktor Fissenger üçüncü defa İstanbul'a geldi. Atatürk'ün karnında biriken su iyice artmıştı. O gün yapılan su alma işlemi ile Atatürk'ün karnından tam 6 litre su alındı. Fakat buna karşılık Atatürk'ü daha da rahatlatmak için 12 litre su alındığı söylendi. 18 Eylül 1938'de Başbakan Celâl Bayar, Dolmabahçe Sarayı'na geldi ve dört yıllık ekonomik plan dosyasını Atatürk'e sundu. Atatürk ülke ekonomisi için çok önem taşıyan projelerin gerçekleştirilmesi için Türkiye'nin önünde en fazla üç yıl olduğunu, bir dünya savaşı çıkacağını ve bir an önce bu projelerin hayata geçirilmesini istedi.
Komaya girmesi 
Hastalık gitgide ilerlemekteydi. Atatürk'ün karnında yeniden su toplanmıştı. Ekim ayında yapılan bir işlemle bu su da alındı.İşlemin ardından 16 Ekim1938 günü öğleden sonra Atatürk ağır bir komaya girdi. Hükümet, ulusu Atatürk'ün sağlık durumundan haberdar etmek için 17 Ekim 1938'den itibaren Anadolu Ajansı aracılığı ile resmi tebliğler yayınlamaya başladı. Atatürk girdiği komadan 21 Ekim günü çıktı. Çok istemesine rağmen sağlık durumu elvermediği için 29 Ekim 1938 günü Ankara'da cumhuriyetin onbeşinci yıldönümü kutlamalarına katılamadı. Bayram nedeniyle Ankara'da düzenlenen törenlerde Türk Ordusu'na hitaben yazdığı bayram konuşmasını Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk'ün hastalığı ve Dolmabahçe Sarayı'ndan çıkamayışı bayrama hüzün düşürdü.29 Ekim akşamı Ankara'dan dönen Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri Dolmabahçe Sarayı önünden geçerken Atatürk'e büyük sevgi gösterilerinde bulundular. Atatürk'ün TBMM beşinci dönem dördüncü yasama yılını açış konuşmasını da 1 Kasım 1938'de Başbakan Celâl Bayar okudu.
10 Kasım 1938 Perşembe 
Saat
Dakika
Derece
Nabız
Tansiyon
B. Abdest
Mülahazat
00
05
Sonda ile (140) cc idrar alındı
01
30
132
32
02
36,8
130
32
Yarım balon oksijen verildi
02
45
1 cc kâfur yağı
03
30
135
38
03
30
37
Fasıla ile oksijen
04
30
38 koltuk altı
37
Fasıla ile oksijen
06
25
120
34
Çok yumuşak teneffüs Çok yumuşak hırıltı
06
45
124
1 cc kâfur yağı
07
124
32
07
45
37,7
126
08
05
1 cc kâfur yağı, serum Glycose irot. 500 cc
08
25
Verit dahilinde + 1/8 auabaine
08
30
500 cc serum gliycose
09
130
34
09
05
Vefat etmişlerdir.
Dr. Akil Muhtar
Dr. Neşet Ömer İrdalp
N. Reşet Belger
Dr. H. Diker
Abrevaya
Mim Kemal Öke
Vefatı 
7 Kasım 1938 günü ikinci ve son defa Atatürk'ün karnından su alınması işlemi yapıldı. 8 Kasım 1938 akşamı saat 19.00'da Atatürk doktoru Neşet Ömer İrdelp'e bakarak "aleykümesselam" dedi ve son büyük komaya girdi.
9 Kasım günü ve gecesi bu ağır koma devam etti. Atatürk, 10 Kasım 1938 perşembe sabahı saat 9'u 5 geçe, İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybetti.
Atatürk'ün ölümü Ankara'yı yasa boğarken hemen ertesi gün toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk'ün silah arkadaşı ve 1937'ye kadar başbakanı olan Cumhuriyet Halk Partisi Malatya milletvekili İsmet İnönü'yü 348 milletvekilinin oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci cumhurbaşkanlığına seçti.
Cenaze töreni 
Atatürk'ün naaşı 16 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konuldu. İstanbul halkı Büyük Önder'in önünden saygıyla geçti. Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda kıldırıldı. Aynı gün çok büyük bir kalabalıkla cenaze Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e oradan da aynı günün akşamı 20.30'da Ankara'ya uğurlandı. Ertesi gün (20 Kasım 1938) Ankara'da başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere devlet erkanı tarafından karşılanan cenaze TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu.Ankara halkı Atatürk'ün önünden saygı geçişlerini yaptı. 21 Kasım 1938 günü yabancı devletlerden gelenlerin de katıldığı çok büyük bir cenaze töreni ile Atatürk'ün cenazesi Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. Aynı günün akşamı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atatürk üzerine bir radyo konuşması yaptı.
Anıtkabir'e nakli 
Atatürk'ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir'in yapımına 1944 yılında başlandı. İnşaat aşaması oldukça uzun sürdü ve 1953 yılında tamamlanabildi. Ölümünden 15 yıl sonra 10 Kasım 1953'te Atatürk'ün cenazesi Ankara Etnografya Müzesi'nden alınarak törenle Anıtkabir'e getirildi.

3 Kasım 2012 Cumartesi

Molekülün İçindeki Atomların Resmi Çekildi


Molekülün İçindeki Atomların Resmi Çekildi

Bilim adamları ilk kez molekülün içindeki atomun resmini çekmeyi başardı. Peki molekülün içindeki atomların resminin çekilmesi bize ne gibi yarar veya yararlar sağlar.Gelecekte kimyasal maddelerin ya da elementlerin atomlarıyla oynanabilir.
Maddeler bir birine dönüştürülebilir. 
Yeni elementler ortaya çıkabilir.
Belkide ışınlanma söz konusu olabilir.

Güneş Patlaması Nelere Yol Açar


Güneş Patlaması Nelere Yol Açar


Son bir kaç haftadır güneş patlamaları meydana geliyor. Bu güneş patlamaları çok şiddetli bir şekilde manyetik enerji ve radyasyon yayıyor.

Dünyaya çarpacak olan manyetik dalga bir çok şeye neden olacak.

Uydular bir çok kez radyasyona maruz kalacak ve bir dizi teknik arızalar yaşanacak bu da günlük yaşantımızda telefonların çalışmaması, Internet'de kesintiler, uydu yayını yapan kanalların bozulması gibi sıkıntılara yol açıcaktır.

Bilgisayarlarda bu manyetik dalgadan zarar görebilir ve bazı veri kayıpları yaşayabilirsiniz. Bilgisayarınız bir anda donabilir kapatıp yeniden açmak zorunda kalabilirsiniz.

Yüksekte uçan uçaklarda bulunan insanlarda bu radyasyona maruz kalabilirler. Bu yüzden bu aralar kısa mesafeli uçuşlarınızı otobüs ile yapmanızı tavsiye ederiz.

Telsizle iletişimde sıkıntılar olabilir son olarak.

Düzenli Olarak Aspirin Kullanmanın Zararları


Düzenli Olarak Aspirin Kullanmanın Zararları


60 milyonun üzerinde insan, kalp hastalıklarını önlemek için her gün aspirin alıyor. Yeni bilgiler aspirinin kanseri azalttığı yönünde, fakat çoğu kişi aspirinin zararlarını araştırmaya devam ediyor.

Mart 2012 tarihinde yapılan araştırmadan sonra aspirine olan ilgi arttı. Araştırmaya göre aspirin bazı kanser hastalıklarında yayılma risklerini azalttığı ortaya çıkmıştır. Bu kanser türleri kolon ve prostat kanserleridir.

Ayrıca araştırmalar yemek borusu kanserlerinde de azalma olduğunu işaret ediyor. Aspirin COX-2 enziminin etkisini azaltmasını sağladığı söyleniyor. COX-2 enzimi tümörün ya da kanserin yayılmasına neden olduğu biliniyor.

Ancak sağlık uzmanları ölümcül olabilecek mide kanaması, ülser ve felç risklerini arttırdığından aspirin hakkında endişelerin artmasına sebep oluyor. Bir farklı araştırmaya göre ise 100 kişinin birinde kalp krizini önlerken, ikisinde ciddi kanamalara yol açıldığı ortaya çıktı.

Tabi ki önerim bu tür araştırmaların hepsi doğru olmayabilir. Benzer araştırmalar da aynı sonuçları gösteriyorsa  güvenirliğini arttırır araştırmanın. Doktoruna danışmadan ilaç almayın.

28 Ekim 2012 Pazar

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı


Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 
29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî bayramdır. Alınan karar doğrultusunda, bu bayram 2012 yılında
 Montpellier; Fransa'da Cumhuriyet Night Out olarak kutlanılacaktır.
Cumhuriyet Bayramının kutlandığı ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir. 
29 Ekimlerdestadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise geleneksel olarak fener alayları düzenlenir.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in Onuncu Yıl Kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde
 verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.
Dosya:Gazi1933.jpg


Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından yönetilmiştir.
Cumhuriyet öncesi  
Padişah, şah, kral, hakan, imparator, sultan gibi tek kişiye dayalı yönetim sistemine "mutlakiyet" adı verilmiştir. 
Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız , tek bir kişidedir.
Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde ülkeyi yöneten kişiye yardımcı olması için meclis kurulurdu. Meclis üyeleri halkın isteklerini 
yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim 
biçimi ise "meşrutiyet"tir. Meşrutiyette meclisin yetkileri sembolik düzeyde olabileceği gibi bir cumhuriyetteki kadar geniş de olabilir.
 Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında olmak üzere iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir.
İkinci Meşrutiyet'in ilanından 6 yıl sonra, 1914'te I. Dünya Savaşı başlamıştır. Dört yıl süren savaş, İttifak Devletleriyle birlikte olan 
Osmanlı İmparatorluğunun yenik sayılmasıyla sonuçlanmış ve Osmanlı toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa, İtalya gibi devletler
 tarafından işgal edilmeye başlamıştır.
Cumhuriyetin ilanı 
Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Osmanlı hükümeti tarafından, bölgede düzeni sağlaması için devletinin bir gemisi ile
 Samsun'a gönderilmiştir. Ülkenin çoğu ilinde kongreler düzenlemiş ve "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. 
Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır," ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü
 Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal 
Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş, omuz omuza mücadele etmiştir.
Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vahdettin 'vatan haini' ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir.
24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrindeki Lozan Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan,Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşmasını imzalamıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmıştır fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemiştir.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos'ta ilk toplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de Ankara başkent ilan edilmiştir. Bu dönemde Atatürk egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," demiştir.
29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir ve böylece Türkiye Devletinin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Halk da Cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile karşılamıştır.
Cumhuriyette Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.
Bayram kabul edilmesi 29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile kutlanmıştır. 1924 yılında ise cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.
2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekaleti(Dışişleri Bakanlığı)'nce düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir.[2] Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan'da karara bağlanmıştır. 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır.[3]

Down Sendromu ve Ipad Uygulaması


Down Sendromu ve Ipad Uygulaması

Down sendromlu bireyler için ipad gibi taşınabilir aygıtları kullanarak yeni öğrenme yolları için uygulamalar geliştirilmiştir. Bu uygulamalar gün geçtikçe daha fazla yaygınlaşıyor ve dil desteği arttırılıyor.

Bilgisayar ile Down Sendromluların eğitimi büyük avantaj ve kolaylık sağlamaktadır. Down sendromluların öğrenme stillerine göre uygulama geliştirmek gerekir. Bunun için anlatacağım uygulama Birleşik Krallık, Avrupa ve ABD ile ortak yürütülen bir çalışma sonucuna göre geliştirilmiştir.

Uygulamanın temel amacı nesneleri tanımlamak ve saymayı öğretmektir. Dil ve okuma uygulaması ile nesneleri tanımlar ve yazısını görür. Bu da okuma yazma öğrenme hızının artmasına sebep olur.

Amerikan ve Alman, İtalyan ve İsveç İngiliz İngilizce, İspanyolca, Katalanca, Fransızca: Bu 8 dilde eşleşen resimler, yazılı ve sözlü kelimeleri içerir. Kullanıcılar kolaylıkla kelimeleri değiştirir ve başka bir dilde ses yeniden kaydedebilirsiniz. Kullanıcılar, aile üyeleri, arkadaş ve tanıdık objeler için daha fazla kelime, resimler ve sesler ekleyebilirsiniz çocuklarının ilgisini artırmak ve daha da geliştirebilirisiniz.
Felix Eğitim Uygulaması

Hafıza Oyunu: kullanıcı iki eşleşen kart yerini hatırlamaya çalışarak hem eğlenmek hem de hafızayı geliştirmeye yarar.

Eğlenceli Sayma: 1 ile 10 arasındaki sayıları saymak için teşvik ettirici bir oyundur. Her rakamda çıkan sesi duymak, rakama dokunmak ve rakamı görmek çocuğun ilgisini çeker.

İlgili Uygulamanın Tanıtım Videosu: http://www.youtube.com/watch?v=PK8BNT4rRwQ